Netherfield RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Yıl; 1750. Yeni bir sezon tüm ihtişamıyla başlıyor! Sen daha yerini almadın mı?
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 AmandaSylise

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Amanda Sylise
Lady
Lady



Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 11/06/12

Kişi sayfası
RP Puanı:
AmandaSylise Left_bar_bleue96/100AmandaSylise Empty_bar_bleue  (96/100)

AmandaSylise Empty
MesajKonu: AmandaSylise   AmandaSylise Icon_minitimePtsi Haz. 11, 2012 4:28 pm

    Esarosa'nın tiz çığlığı ile uyanmaya alışmıştı artık. Aslında çığlık demek biraz abartılı olurdu, yalnızca uyanmamız için bağırıyordu. Ya yine o tatbikatlardan birini yapıyordu haber vermeden, ya da gerçekten önemli bir sorun ile karşı karşıya kalmışlardı. Esarosa'nın sesini duyduktan sonra hızla yataktan çıkarak üzerine bir şeyler geçirdi. Herkesi A Bakarası'nda bekliyordu. Yani bu kişiler yalnızca Lionel ve Corn'du. Kısa sürede herkes toplandıktan sonra fark etmişti yanlarında bir faunun olduğunu. Gördüğü ilk faun olmadığı için Luce gibi şaşırmayacaktı. Diğerlerine oranla oldukça yakışıklı bir yüzü olduğu için ona acımadan edemedi. Esarosa'nın tekrar konuşmaya başlaması ile düşüncelerinden ayrılmıştı. Daha önce kaybolan üç melezi kurtarmak için Lotus Kumarhanesi'ne gideceklerdi. Oraya eğlence amaçlı gitmiyor oluşları biraz sinir bozucuydu. Yorucu geçen bir haftanın ardından eğlenmek yalnızca Amanda'ya değil, Esarosa'ya bile iyi gelirdi. Bu konuyu fazla uzatmamasına karar verdikten sonra küçük sırt çantasını hazırladı. Hep birlikte Sebastian'ın minibüsü ile yola çıktılar. Arabayı Esarosa sürdüğü için onun yanına, ön koltuğa oturmayı tercih etmişti Amanda. Böylece yol boyunca sohbet etmişler, bizi bekleyen Savaş Oyunları ve Ölüm Topu hakkında birkaç görüşü öne sürmüşlerdi. Arka koltukta ki Lie ve Luce sık sık onlara katılırken, Sebastian'da kısa sürede IV. Kohort'a alışmış gibi görünüyordu.

    Beklediğinden çok daha kısa sürede kumarhaneye gelince biraz şaşırmıştı. Buraya ilk gelişi olmadığı için içeride yabancılık çekmeyecek ve Lotus'un o muhteşem büyüsü karşısında şok olmayacaktı. Daha önceki gelişinde buradan kurtulmak için etrafı aleve vermek zorunda kalmıştı, bu sefer böyle bir şeyle uğraşmak istemediği için özellikle görevlilerle fazla inatlaşmamaya bakacaktı. Plan yapıldıktan sonra Esarosa, Amanda, Luce ve Sebastian bir grup olarak hareket etmeye başladılar. Etraftakilerin deliler gibi eğlendiğini görmek Amanda'yı olduğu kadar Luce'yi de sinir ediyordu. İkisi bazı konularda çok benziyorlardı zaten. Buraya üç küçük melezi bulmuş olmak için gelmemiş olsaydılar Luce ile günlerce eğlenebilirlerdi. Luce'nin havuz başındaki ilk melezi bulmasının ardından bu sefer iki kişilik gruplara ayrılarak özellikle odaları aramaya koyuldular. Corn ile birlikte bir grup oldukları için de memnun olmuştu Amanda. Corn'u çok severdi, hoş kohortundaki herkesi çok sevdiği için kiminle grup olursa olsun bir sorun yaşamayacaktı. Odalara doğru ilerlerken karşıdan gelen bir görevliye aldırmamaya çalışırken Corn elini beline dolayarak diğeriyle de elini tutmuştu. Görevli geçerken sırıtmaya çalışırken gittikten sonra, Corn'a bir dirsek atarak “Bir dahakine önceden haber verirsen sevinirim. Eşekten düşmüşe dönmek istemem!”dedi.

    Bu konuyu fazla uzatmamaya karar vererek arama işlemlerine devam etmeleri gerektiğini bir kez daha hatırlattı kendine. Buradaki bir çok insanın odaları kalmak amacının dışında kullandıklarının farkına vardığında yüzünde bir kızarma olmuştu. Hemen aklındaki düşünceyi kafasından savurduktan sonra bir kapıyı çaldılar. Ses gelmeyince odaya dalmaktan çekinmeyerek Corn ile birlikte kapıyı ittiler. Kapıların bu kadar kolay açılabildiğini düşünmüş olsaydı böyle bir uğraşa girmek zorunda kalmayacak gibiydi. İçeride kimsenin olmayışı bu odada pek bir şey bulamayacakları anlamına geliyordu aslında. Tekrar dışarı çıkarken Corn'un da çıkması gerektiği hakkında ona bir inkazda bulunacakken ''Hemen buraya gelmelisin Amanda!'' dedi oldukça heyecanlı bir ses tonu ile. Böyle durumlarda Corn'a güvenmesi gerektiğini bildiği için koşarak yanına gittiğinde Jüpiter Kampı'nın mor tişörtünü görmüştü Corn'un elinde. Ancak durum bununla kalmıyordu maalesef. ''Bu kırmızı lekeler kan izi olabilir mi?'' dedi Corn. Sesi korkuyla biraz daha azalmıştı. Amanda'nın da düşündüğü bu olduğu için konuşamayacağını düşündüğü için başını sallamakla yetindi yalnızca. Bu kadar ümitsiz olması çok yanlış geliyordu kulağa. Odanın altını üstüne getirdikleri halde başka bir ipucu bulamayınca kapıyı ardlarından kapayarak diğer odaları aramaya başlamışlardı. Böylesi bir durum Amanda için sürpriz olmuştu. O melezin hala yaralı olabileceğini düşünmek bile istemiyordu. İzinsizce girdikleri birkaç odada hiç bir şey bulamayınca Esarosa'nın yanına dönmeleri gerektiğini düşünerek ''Esarosa'nın yanına gitmeliyiz.'' dedi. Alt kata indiklerinde bulunan melez sayısının ikiye ulaşmış olduğunu görmek Amanda'yı mutlu etse de kanlı tişörtü düşündükçe üçüncüyü bulabilecekleri konusunda ki umudu içten içe azalıyordu. Esarosa tişörtü görünce soru soran bir bakış atmıştı. ''Odaları ararken Corn buldu, üzerinde kan izi olduğunu tahmin ettiğimiz lekeler var. Birkaç odayı daha aradık ancak hiç bir ipucu bulamadık.'' dedi.

    ...

    Buranın yeterince sıkıcı olmaya başladığını düşünen tek kişiydi belki de. Lie kaybolarak yaklaşık dört saat boyunca kumarhanenin tadını çıkardığı için buradan ayrılmak istemiyordu, haklı olarak. Esarosa ile Lie'ye öfkeli olduğu kadarda telaşlıydı ve Lie'nin ortaya çıkmasıyla bu telaşın yerini tatlı bir gülümseme almıştı. Lionel'in son çocuğu da bulmasıyla birlikte buradan ayrılacakları için sevinmeye başlamıştı Amanda. Keşke başka bir zamanda, yalnızca eğlenmek için burada olsaylardı ve eğlencenin dibine vursaylardı. Tabii kendini kohortundan ayrı bir şekilde düşünemediği için bu eğlencede onlarında yanında olmasını tercih ederdi. Lie zaten burayı çok sevmişe benziyordu, buraya ilk kez geldiğini tahmin etmesi pekte zaman almamıştı. Etrafta ki insanların doyasıya eğlendiğini görmek onu biraz olsun kıskançlığa itse de burada olmalarının asıl amacını unutmuyordu. Sebastian'a yardım etmek için buraya gelmişlerdi, iyi açıdan bakmaya çalışırsa hava değişikliği olmuştu onlara! Nede olsa uzun süredir kamptan dışarı adımlarını atmamışlardı. Her şeyin buradan ayrılmak için hazır olduğunu düşündüğü sırada son bulunan kızın tekrar ortadan kaybolduğunu görünce bir anlık tüm umutları yerle bir olmuştu. Oldukça uzun süredir burada oldukları için artık aramaktan yorulmuş ve kamptaki yatağını özler olmuştu. Kabul etmesi gerekirse bu Amanda'dan beklenmeyecek bir şeydi. Kaybolan melezi bulmaları yaklaşık olarak birkaç saatlerini daha alacağı için dinlenmek için fırsatının olmadığını biliyordu. Cebindeki lotus çiçeklerinden daha önce tattığı için ne kadar lezzetli olduklarını biliyordu, onu uyuşturarak yalnızca eğlenceye yönlendireceklerini de bildiği için cebinden çıkardığı lotus çiçeklerini bir saksının içerisine bıraktı, böylesinin daha iyi olacağını biliyordu. Sebastian'ın kızın ortadan kaybolduğunu dile getirmesi üzerine herkes tekrar aramaya koyuldu. Bu sefer ki aramayı herkesin kişisel yapacağını düşünüyordu, en azından o anlık telaşla Esarosa onları gruplara ayırmayı unutmuştu. Bu da Amanda için beklediği fırsattı bir bakıma.

    Tek başına eğlenen insanların arasından geçerken aslında yaşamın burada olduğuna karar vermişti. Buradakilerin bir çoğu ölümsüzlerle aynı yaşta olmaya yaklaşmış bile olabilirdi. Ve tüm bunlara rağmen görünümleri değişmediği için, sürekli eğlenerek kendilerinden geçtikleri için onları çok daha şanslı buluyordu. Hatta fazlasıyla şanslı, özellikle melezlerden. Melez olmak gerçekten zor bir işti. Sürekli karşına çıkabilecek tehlikelere karşılı tedbirli olman gerekiyordu ve çoğu zaman burada eğlenen insanlar gibi 'normal insan' olamıyordunuz. Üzerinize almanız gereken sorumluluklarınız oluyordu. Mesela kampta nöbet tutmak gibi! Çoğu zaman melez yaşamını her ne kadar tehlikeli de olsa heyecan verici olduğu için normal insanlarınkinden çok daha güzel buluyordu, öyleydi de. Buradaki insanlar yalnızca bir istisnaydı. Oyunlar onu çağırıyor gibi geliyordu, bu atmosferin büyüsüne engel olmak gerçekten çok zordu ancak buna bir kez dayanabildiğine göre şu anda da dayanabilirdi. Sessizce kendi kendini motive etmeye çalışırken artık şu melezi bulması gerektiğini bildiği için oyunlarla dolu bir alan yerine koridordan gitmeyi tercih etmişti. Sürekli lotus çiçeği uzatan görevlilere teşekkür ederek çiçekleri cebine, daha sonrada bir yerlere atmış olsa da bu durumun artık gereğinden fazla sıkıcı olmaya başlaması işleri bozmuş gibiydi. Sinirlendiğinde kendine hakim olmayı pekte beceremeyen biri olduğu için asıl tehlike de olanlar görevliler ve o kaybolan çocuktu. Çünkü o kızın poposunu yakması Amanda için hiçte zor bir şey değildi.

    Koridorda insanlara çarparak ilerlerken çarptıklarından birinin o kız olduğunu düşünmüştü, ancak yüzüne baktığında yanıldığını anlamıştı. Bu da gittikçe bozulan sinirler anlamına geliyordu. Belki de bir başkası kızı çoktan bulmuştu. Ama öyle bir şey olmuş olsaydı mutlaka arayarak haber verirlerdi. Cebinden telefonu çıkarak Esarosa'nın numarasını tuşladı. ''Biliyor musun, burası artık gittikçe sıkıcı bir yer oluyor. Lavabonun önünde seni bekliyorum.'' dediğinde Esarosa'nın da gerildiğini bildiği için ters bir yanıt almaktan korkmuştu aslında, ama aldığı cevap yalnız ''Tamam.'' olmuştu. Lavaboya girerek aynadaki yansımasına baktığında aslında oldukça iyi ve yorgun gözükmediğini görmek onda sakinleştirici etki yaratmıştı. Kısa süre sonra Esarosa yanına geldiğinde onunda yeterince sıkılmış olduğunu anlamıştı. Bir yandan gözleri kızı ararken sohbet ediyorlardı. Genel tema buradan kurtulmak istedikleriyle alakalıydı. Esarosa'nın da bu görüşte oluşu Amanda'ya yalnız olmadığını hissettirmişti. Bir an için ona sarılmak gelmişti içinden. Tabii hiçte yeri olmadığı için bu davranışı bir sonra ki saate atmak zorunda kaldı. Buradan kurtulduktan sonra güzel bir uyku çekerek kendine gelecekti. ''İşte!'' demişti Esarosa heyecanlı bir ses tonuyla. Eli ile kızı gösterirken kız görevliden bir avuç dolusu lotus çiçeği alıyordu. Görevliyse yalnız sırıtıyordu, bu durumdan memnun olduğu ortadaydı. Kıza ve görevliye doğru ilerlerken görevliyi işkillendirmemeye çalışarak kızı kolundan tutmuştu Esarosa. Kız onu daha önce hiç görmemiş gibi çığlığı bastığında işlerin zorlaşacağını anlamaları uzun sürmedi. Kız koşarak kaçmaya başlarken görevlide bir problem olduğunu anlayarak arkalarına takılmıştı. ''Sen kızı yakala, ben görevliyle ilgilenirim.'' diye bağırarak Esarosa'nın telaşlı bakışlarının ardından görevlinin tamda önünde durduğunda görevli Amanda'yı yok sayarak Esarosa ve kızın koştuğu yöne doğru koşmaya devam ettiği için yapması gereken ve görevliye acı vereceğini düşündüğü için zevk alacağını bildiği şeyi yapmaya karar verdi. Konsantre olmak için birkaç saniye öylece durduktan sonra görevlinin kostümlerinin ateş almasıyla ortalık bir anda kargaşayla karışmıştı. Görevli Amanda'ya bakmaya çalışırken bir yandan da üzerinde ki alevlerden kurulmak için debeleniyordu. ''Katniss kadar havalı oldun, bu bir daha eline geçemeyecek bir fırsat dostum.''diyerek sırıttı. Bu kargaşanın ortasında kalmamaları için Esarosa'nın kızı yakaladığını umuyordu.

    Tık!:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Margeret Maurëll
İskoçya Kraliçesi
İskoçya Kraliçesi
Margeret Maurëll


Kraliyet : İskoçya
Mesaj Sayısı : 28
Kayıt tarihi : 07/06/12

AmandaSylise Empty
MesajKonu: Geri: AmandaSylise   AmandaSylise Icon_minitimePtsi Haz. 11, 2012 4:49 pm

    # Betimleme: 30/30
    # Akıcılık: 9/10
    # Yazım Kurallarına Uyum: 10/10
    # Sayfa Düzeni: 9/10
    # Renklendirme: 3/5
    # Kurgu: 25/25
    # Uzunluk: 10/10


    [ Toplam: 96 ]


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
AmandaSylise
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Netherfield RPG :: Karakter Tanımlama :: Seçim Panosu :: RP Puanı Belirleme-
Buraya geçin: